Z W E I M A T





BENIM DEUTSCHLAND   MEIN TÜRKIYE


Doğan Altuner ve Dr. Elif Cindik-Herbrüggen tarafından düzenlendi





Fotoğraflar



Broşürde (PDF)



Yayıncılar



İletişim



Örnek sayfalar
Proje


Almancı*-Hikayeleri: »Zweimat«

Burada sunulmakta olan »Zweimat« adındaki yeni kitap projesi, mevcut »Stadtlesebücher« serisinde bağımsız bir parça olarak rol alacaktır. São Paulo (MINHASP), New York (MYNY) veya İstanbul (BENIMI) gibi metropoller hakkında şimdiye kadar yayımlanan »Stadtlesebücher« kitapları, tüm yönleriyle kentsel yaşamın yelpazesini yansıtmaktadır. Bu yönlerin arasında tezatlıklar, sürekli değişim ve aynı şekilde birlikte yaşam bulunmaktadır. »Zweimat« bu birlikte ve yan yana olmayı, varıp tekrardan gitmeyi, kültürlerin ve kimliklerin kaynaşarak toplumsal bir bağlamda katmanlı yeni bir bütün oluşturduğunu göstermektedir.
Almancı*-Hikayeleri: »Zweimat«, Türkiye’den Almanya’ya göç edip burada kendileri için yeni bir memleket bulan insanların hikayeleridir. Hikayelerin çıkış noktası, Türkiye ile Almanya arasındaki 1961 yılında imzalanan İşgücü Antlaşması’dır.
Bu, Alman toplumu için beklenmedik ve bugüne değin iz bırakan sonuçlara sahip, sessiz ve pragmatik bir antlaşmaydı. Herhangi bir iş sözleşmesinden çok daha kısa olan iki sayfalık bir belgeyle, Bonn’daki Alman Dışişleri Bakanlığı ile Türkiye Büyükelçiliği, 30 Ekim 1961’de Türkiye’den Almanya’ya işçi gönderilmesini düzenlemeye koydu. Bu işçilerin çoğu için Almanya ikinci bir memleket yani »Zweimat« oldu.
Bu kadar görünür olmasa da yine de bunun ters yönü vardı. 1920’lerden 1950’lerin başlarına kadar Türkiye, Almanya’dan birçok sanat ve kültür çalışanları içinen azından geçici olarakyeni bir memleket, en iyi ihtimalle bir »Zweimat« idi. Ernst (ve Edzard) Reuter, Bruno Taut, Margarete Schütte-Lihotzky, Paul Bonatz, Wilhelm Schütte veya Robert Vorhoelzer gibi isimler onlarca yılı temsil ediyordu. Bu »ters yöndeki yol« tabii ki buradaki projeyle karşılaştırılamazdı. Sebepleri de zaten tamamen farklıydı. Birçoğu için »Zweimat«’tan ziyade bir sürgün yeri olsa da en azından Türkçede bir iz bıraktılar. »Haymatloz« kavramı, yeni bir ev hatta »Zweimat« bulma girişiminin başarısızlığından ortaya çıktı.
Kitap projemiz »Zweimat« ile 1960’lar ve 1970’lerde Türkiye’den Almanya’ya gelenlerin izlerini aramaya koyuluyoruz. Yazarlarımızın kendi kişisel hikayelerini, kelimeler ve fotoğraflarla anlattırıyoruz. Bunlar memleketi, gitmeleri, varmaları ve kök salmaları anlatan hikayelerdir. »Zweimat« denen yerde, kendini evinde hissetmeye başlama hikayeleridir.


Kitap konsepti

Türkiye ile Almanya arasında imzalanan İşgücü Antlaşması bazında, 1961-1973 yılları arasında Türkiye’de iki buçuk milyondan fazla kişi Almanya’da çalışma izni başvurusunda bulunmuş, bunlardan dörtte biri alınmıştır. Türkiye’den gelen işçiler aslında Almanya’da sadece birkaç yıl kalacaktı. Sonrasında Alman fabrikaları, yeni gelen çalışanları sürekli eğitmenin fazla masraflı olup bunun göze alınamayacağını görünce kalma süreleri uzatıldı.
Bu antlaşmanın iki taraflı yararı apaçıktı: Federal Almanya Cumhuriyeti’nde ekonomi büyüyordu fakat yeterince iş gücü yoktu. Türkiye’de ise birçok genç işsizdi. Nihayetinde Almanya’ya gönderildiler, onlar da isteyerek gittiler. Benzer antlaşmalar daha önce İtalya (1955), İspanya (1960) ve Yunanistan (1960) ile yapılmıştı. Bunları Fas, Portekiz, Tunus ve Yugoslavya ile yapılan antlaşmalar takip etti.
Almanya’ya gitmek için Türkiye’den yola çıkanların iki ortak noktası vardı: Çalışma izinleri vardı ve Türk vatandaşıydılar. Bunun haricinde birçok konuda daha ziyade çeşitlilik gösteriyorlardı. Türkiye’nin katmanlı ve renkli nüfusu, farklı etnik köken, farklı dini inanış ve farklı siyasi görüş.
Sağlıklı ve güçlü olmalıydılar. Bu durum, tıbbi muayenelerle kontrol edildi. Almanya’ya gitme nedenleri de çeşitliydi. Birçoğu bunu, ülkelerindeki işsizlikten kaçmak için bir fırsat olarak görüyordu. Bazıları bu fırsatı kullanıp daha bağımsız yaşamak, geleneksel aile yapılarının zincirlerini kırmak ve dünyayı daha fazla görmek için kullandı. Ya da Avrupa’da üniversiteye gitme umuduyla gittiler. Başkaları için ise bir kaçıştı – yoksulluktan, baskıdan ve zulümden.
Planlanan »Zweimat« kitabıyla, Türkiye’deki yurtlarını terk edip »misafir işçi« olarak Almanya’ya gitmiş olan insanların çocuklarının 62 hayat hikayesine şimdiki zaman penceresinden bakmak istiyoruz. Almanya’da doğan çocukların ve torunların anlatımları, entegrasyonun, dağılmışlığın, hüsranın, başarının ve şansın hikayeleri. Kendi sözleriyle hikayelerini anlatıyor, resimlerini gösteriyorlar. Bu hikayeler Biontech’in kurucuları Özlem Türeci ve Uğur Şahin gibi kariyerlerden, Hannover belediye başkanı Belit Onay’dan ve aynı zamanda kapı komşumuz olan insanlardan bahsediyor.
Türk-Alman tarihinin toplumları aşan bu yönüne birçok farklı bakış açısı var olup sonsuz sayıda deneyimler, duygular ve kişisel kaderler bulunmaktadır. Toplanan yazıların ve çok çeşitli kişiliklerle yapılan röportajların heyecan verici ve derin bir derlemesi ile »Zweimat« bu özel tarihi anları yakalamak istiyor.


Fotoğraf ve metin belgeleri

Kitabın görsel temeli, hikaye yazarlarının fotoğraf albümlerinden alınan fotoğraflardır. Bu fotoğraflar insanların kişisel deneyimlerini, Almanya’daki yeni memleketlerinin ilk izlenimlerini veya ayrılmadan önceki son fotoğraflarını, gündelik hallerini, başarı öykülerini, geçmiş ve günümüz izlenimlerini gösteriyor. Kültürel yönden çok farklı olan dünyaların içinde ve arasında yaşanan çeşitli tarihler, duygusal ve renkli yaşamlara dair içgörüler.
Yazarlar, tarihin bu dönemini otantik bir şekilde yansıtıp yaşam hakikatleri ve deneyim ufukları açısından mümkün olduğunca çok çeşitlilik göstermelidir. Farklı kuşaklara ve çevrelere aitler, çok çeşitli işlerde çalışıp medyada ya çok farklı boyutlarda yer alıyor veya tamamen tanınmıyorlar.


Çalışma yöntemi

Hikayeler, sözlerle anlatılabildiği gibi aynı şekilde resimlerle de aktarılabilir. Bize verilen fotoğrafları »Zweimat« için kapalı bir internet sayfasına yükleyeceğiz. Gündelik hayatın, özel anların, sevilen nesnelerin, eski memlekete veda edişin veya Almanya’ya varışın ve yeni başlangıcın fotoğrafları. Yazarlar bu fotoğraf koleksiyonundan hikayelerine uygun, kendi hikayelerini görselleştirecek fotoğrafları seçebilecekler.
Bu, şu anlama geliyor: Kendi hikayesine uygun görseli olmayanların, galeriden bununla ilgili fotoğraf seçebilme fırsatı olacak.
www.edition-et.de/ZWEIMAT_22@ web sitesi parola korumalı olup yalnızca »Zweimat« projesi katılımcılarına açık olacaktır. Kitap projesine dahil olan yazarlar, burada sunulan görsellerden, hikayelerini veya metinlerini en iyi anlatan fotoğrafları seçerler. Seçilmiş olup ve böylece artık kullanıma açık olmayan fotoğraflar, dijital galeride kırmızı renkte işaretlenmiş olacaktır.
Yazarlar, edition e&t ana sayfasında yazıları için bir fotoğraf seçebilirler. Bu seçilen fotoğraf kırmızı renkte işaretlenip böylece diğer yazarlara kullanım dışı olacaktır.


Bu konsept edition esefeld & traub’un önceki yayınlarında ilham verici bir şekilde kendini kanıtlamıştır:

Her yazar kendi hikayesiyle ilgili metinle birlikte istediği kadar fotoğraf gönderebilir. Gönderilen görseller, anlamlı bir fotoğraf başlığına sahip olup. Redaksiyon, gönderilen fotoğraflardan uygun olanlarını seçip bunları parola korumalı www.edition-et.de/ZWEIMAT_22@ web sitesinde yayınlar.
Lütfen hikayenizin konusunu bize bir an önce bildirin ki aynı yönle ilgili çok fazla hikaye yazılmasın. Eğer anlatacak bir hikayeniz olup buna uygun görselleriniz yoksa sizin için hangi motifleri araştırmamız gerektiğini lütfen bize bildirin.
Yazınız iki sayfadan (yaklaşık 3.500 karakter) fazla olmamalı, Almanca veya Türkçe dilinde yazılabilir olup. Ayrıca yazarlar hakkında kısa bir biyografi de elimize geçerse seviniriz (en fazla 600 karakter kadar).
Bütün yazılar yayınevi tarafından düzenlenecektir. Kitaba eklenecek metinler yayıncılar tarafından seçilecektir.